Graphic Designer

Ömer'i Aramak

Herkese uzun bir aradan sonra tekrardan merhaba, öncellikle bu yazıyı yazarken GitHub Copilot’un gazabına uğradığımı belirtmek isterim :D. Ben daha bismillah demeden, bilgisayarımda yaşayan küçücük bir yapay zeka, benim yerime yazımı yazmaya çalışıyor. Üstüne bir de laf sokuyor arada :D. O zaman geleceğe de bir merhaba diyelim…

Copilot Resim 1

Bugünkü yazım, yazılımla alakalı değil. Bu yazılımları ve blogları yazan Ömer, yani benim hakkımda. Gerçi çok sık blog yazmıyorum. Düşüncelerimin olgunlaşmasını çok uzun olmayacak şekilde bekliyorum ve uzunca bir yazı yazıp bir sonraki yazım için hayatımı yaşıyorum.

Yaşlandığımı fark ettiğim bu dönemlerde aslında her geçen zamankinden daha sakin ve mutlu olduğumu da fark ettim. Büyüyorum ve yirmilerime yaklaşmama 1 sene kaldı. Arada bir dönüp işlerime, kendime ve çevreme bakıyorum. Ne kadar değiştiğime şahit oluyorum.

Peki ya bu yazıyı yazmaya nasıl karar verdim? Ömer’i neden arıyorum ve size bunu neden aktarıyorum? Aslına bakacak olursak “bakıın ben Ömer’im” demekten ziyade herkese açık bir ortamda kendime bir not bırakmak istiyorum. Yazmayı da aslında bu nedenle seviyorum. Ne kadar geliştiğimi ve hayatımda nelerin değiştiğini ancak böyle daha iyi görebiliyorum. “Ama Ömer hani topluluklar hakkında yazı yazacaktın?” diyebilir içinizden bazıları. Yazımın başında bahsettiğim gibi, fikirlerimin olgunlaşmasını işte bu yüzden bekliyorum. Onlarca insan hakkında konuşmak yerine, kendim hakkımda konuşmak istedim biraz da.

Copilot Resim 2

2021’in yarısına gelmemize rağmen nedense bu yılı çok sevdim. Yeni insanlar tanıdım, yeni şeyler öğrendim ve güzel insanlarla güzel tecrübeler edindim. Daha güzel şeyler geliştirir oldum. En basitinden blog sayfama medeniyet getirdim :D. Şaka bir yana, kendimi tanıma yolunda strese girsem de, bu yol nedense beni biraz daha geliştirdi. Kitap okuma alışkanlığım her ne kadar son zamanlarda sekteye uğramış olsa da kitaplarla aramda daha sıkı bir bağ oluşturdum. Belli bir türü okumuyorum, sadece okumak istediğimi okuyorum, okumak istemediğimi başka bir zaman tekrar okumak üzere rafıma kaldırıyorum. Gerçi rafıma da kaldırmıyorum. Başucumda, masamın üzerinde duruyorlar. Kitaplar sayesinde yeni yazarlar, hayata karşı yeni bakış açılarını keşfettim. Kitaplarımla beraber çizgi roman/manga koleksiyonu yapmaya da başladım. Öğrencilik yıllarımda belki ben de mini bir manga yaparım diye çizim için yeni kalemler ve setler de aldım. Tabii henüz başlamadım. Belki bu yazı biraz daha üşengeçliğimi üstümden atmayı sağlar. Tabii son 2 ay içerisinde çok fazla para harcadım. Ama pişman da değilim. Cimrilik etmek yerine gençlik yıllarımda güzel şeyler deneyimleyebilmek ve daha fazla bir şeylere zam gelmeden yeni şeyler görmek ve öğrenmek istedim. Ah keşke üniversitede çizim yapmaya asılsaydım da çizer olsaydım diyebilecek potansiyel olduğu için içimde, ertelemedim ve kendime bunun için yollar oluşturdum. Çizim hakkında daha fazla şey öğrenmek ve yeni insanlarla tanışabilmek için Ceyhun Kocakanat’ın Discord sunucusuna katıldım. Ve aslında her şey böyle başladı.

Yeni insanlar tanıyınca, yeni bakış açılarını da görme fırsatım oldu. Bu çizim topluluğunda çoğunlukla küçük yaşta kardeşlerim olduğu için onları incelemek nedense daha çok hoşuma gitti. Ergenlik çağındaki bir birey veya çocuk, hayata nasıl bakıyor olduğunu görmek kafamda yeni fikirler oluşturdu. Bu süreçte sevgili dostum Kadir ile de sık sık felsefik sohbetler yapmaya başlamıştım. Beni bilen bilir, herkese açık ortamda felsefe yapmak yerine, benim görüşlerime ters düşebilecek insanlarla ya da yakın arkadaşlarımla birebir şekilde bu tarz konuşmalar yapmaktan daha çok hoşlanıyorum. Daha sakin bir ortamda ve neye sinirlenip sinirlenmeyeceğini bildiğim birisiyle konuşurken daha rahat hissediyorum. Peki ya bu sohbetlerden ne çıkardım kendime? Güzel soru. Bu hayatta neden var olduğumu biraz daha fazla arar oldum. Genel itibariyle iyi bir insan olmaya ve insanlarla Dünya’ya güzel bir şey bırakmak için çalıştığımı fark ettim. Tabii canımı sıkan birkaç olaydan sonra, insanlardan ve topluluklardan bir süre uzaklaşmış olsam da içimdeki o sosyal Ömer’i hiç engelleyemedim. İnsanlarla konuşmadan, onları mutlu etmeden ve onlara yardım edemeden duramadım. Tabii müdahaleci tavrımı biraz daha azalttım bu dönemlerde. Kendim rahatsız olabileceğim şeyleri insanlara yapmamaya çalıştım. Örneğin Damla Abla’mın bir sorunu olduğunda ona farklı bir yol göstermeden önce bildiğim kadarı ile sorununu çözmeye çalıştım. Peki ya neden bunu yaptım? Çünkü Damla Abla’mın sorunun çözülmesi yerine direkt farklı alternatiflerin önerilmesinden hoşlanmadığını fark ettim. İşte buna benzer tavırlarımı azaltıp, insanların fikirlerine, bakış açılarına ve kendi özel alanlarına müdahil olmamaya çalıştım. Buna kız arkadaşım da dahil. Bir şeyleri sürekli beraber yapmak yerine, kendi hobilerini kendine uygun alanda ve zamanda gerçekleştirebilmesi için ona ortamlar sağlamaya çalıştım. Çünkü ben de bundan hoşlandığımı fark ettim. Ve bu süreçte kız arkadaşımın Yoga’ya ve sanata daha fazla zaman ayırıp, kendini mutlu hissettiğini gözlemledim. Kısacası bu tür empati sayılabilecek birçok davranış metodu geliştirdim. İnsanlarla aramın daha da iyi olmasını ve sevilen bir insan olmayı ufaktan böyle böyle başarmayı öğrendim.

Tabii bu süreçte sadece bir şeyler öğrenmekle kalmadım, bir şeyler öğretmeye de çalıştım. Hem konuşma becerilerimi güçlendirdim hem de eğitimci bir ruhumun olduğunu fark ettim. Özellikle çocuklara yazılımı ve teknolojiyi nasıl basitleştirebilirim diye epey bir kafa patlattım. Bunu yapmaya çalışmamın sebebi aslında Discord ortamında çocuklar veya gençler doğru insanlarla ve kaynaklarla temasa geçmediğinde, bu alandaki gelişimleri maalesef çok yavaş veya kötü olabiliyor. Doğru bildikleri yanlışlar, hızla da yayılıyordu. Ben de birkaç saat zaman ayırıp onlara Git, GitHub, bilgisayar tarihi gibi ufuklarını açma yolunda işlerini hızlandıracak noktalara değinmeye çalıştım. Ömer Abi’leri olmak ve güvenilir bir liman sunmak beni daha mutlu ve huzurlu hissettirdi. Ben yazılımı hobi olarak yapıyorum, bu yüzden çok fazla şey bildiğim söylenemez fakat zamanında öğrenirken zorluk çektiğim şeylerin, diğer insanların da başına bela olduğunu görünce bu belaları kaldırmak çok fazla güzel duygu kattı bana.

Ve işte geliyoruz duygulara. Yine Kadir’le evreni, Tanrı’yı ve hayatın amacını sorgularken bir yazıyla karşılaştık. Daha doğrusu o karşılaştı ve bana gösterdi. Bu yazıda beni dikkatimi çeken şey “Dünya sadece bilimle ve mantıkla dönemez, insan duygusal bir varlık. Bunun da hesaba katılması gerekiyor.”. Bu yazıyı okumadan yaklaşık birkaç hafta önce de tasarım odaklı düşünceye dair bir etkinliğe katılmıştım. Bu etkinlikte konuşmacıların üstünde durduğu nokta, “biz bu yazılımları ve tasarımları insanlar için yapıyoruz, bu kadar toplantı ve plan yerine biraz olsun İNSAN’a odaklansak her şey daha iyi olacak”. Yani uzun lafı kısası, biraz olsun insanların duygularına ve psikolojisine hitap etmeye başladığımda, daha güzel bağlantılar kurduğumu ve daha güzel işler çıkardığımı fark ettim. Markete gittiğimde (gerçi çok gitmem), arkamda sıra olmadığı vakit biraz olsun kasiyerle sohbet ettiğimde ve onu dinlemek istediğimde ve yüzünde bir tebessüm bıraktığımda hoşuma gidiyor. Ama tabii şimdi Dünya böyle çiçekli böcekli, sevgi dolu bir yer değil. Bunu da canım acıya acıya öğrendim. İnsanların çıkarları olmadığı sürece size yardım etmeyeceğini ve her işi kendini kendinize halletmesini öğrenmeniz gerektiğini öğrendim. Bu konuyla alakalı güzel bir videoyu da aşağıya bırakayım. Her insan aynı değil elbet fakat bunu da hesaba katmayı ihmal etmiyorum. Tabii bu yüzden zamanla da kendi tabirimle herbokolog olmak zorunda kaldım :D.

YAŞ 37: GÜÇLÜ OLMAK İÇİN HAYATTAN ÖĞRENDİĞİM 8 DERS - BEYHAN BUDAK

Yazıyı da gereksiz uzatmak istemiyorum, daha doğrusu tüm yazılarımı doğaçlama yazdığım için yazmaya değer gördüğüm pek bir şey kalmadı. Belki değinmek istediğim diğer konuları farklı bir yazıda size aktarabilirim. Bu yazının içerisinde ara sıra Copilot’un önerilerini de bıraktım. Bazı öneriler beni gerçekten düşündürtmedi değil. Ve buna karşılık Emre Abi’min bir düşüncesini aşağıya ekleyeyim unutmadan.

Copilot Resim 3

Emre Çağatay Mesaj

Son olarak bu yazıyı yazarken sıkça dinlediğim bir oynatma listesini sizlere paylaşmak istiyorum. Sabahları bir şeyler okurken veya araştırırken dinlemek güzel oluyor. Oynatma Listesi: Spotify Maksimum Konsantrasyon

Sevgilerimle,

Ömer Ayyıldız